Kayıtlar

Güzelleş be oğlum

 "savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta oldu incelikli haytasın nüksederken mahallenin maşallahı eyvallahı güzelleş be oğlum. şimdilik ölümüne kadar hayattasın şimdilik, ölümüne kadar hayattasın." Ağır Roman / Küçük İskender

bi şeyler

16 Ocak saat 00.05... Cemre Demirel dertleşme videosu dinlerken bu satırları yazıyorum. Deşarj olmaya, içimi dökmeye geldim.Burayı benden başka kimsenin okumamasının verdiği rahatlıkla bu satırları yazıyorum.Okumayın olm buraları, başka türlü mecramı bulamıyorum, okunursa buralar buraya da yazmam heralde.Muhattabım yok içimi dökebileceğim kimse yok , çünkü ben anlatamıyorum sikik egom buna izin vermiyor. Gelişigüzel yazıyorum sonra dönüp düzeltmem de heralde , dönüp tekrar okumam gibime geliyor.  Mutsuzum,keyifsizim, yaşam enerjim, motivasyonum yok. Sikko bir oyunda bile hırs yapan kazanmak yaşam felsefesi olan biriyim fakat hayatta hedeflerimde kendimde artık bu hırs ve isteğin  esamesi bile okunmuyor, işin kötüsü buna şaşırmıyor ve tepki göstermiyorum. Kısacası tükenmiş hissediyorum.  Bütün bunların kaynağı büyük oranda içsel, ki hayatım boyunca başarı ve başarısızlığı yaşadığı çoğu şeyi içsel koşullara bağlayan biriyim ve insanların da böyle olması gerektiğini düşünürüm. Fakat yukar

Fırlatılan Manifesto

  Eğreti bir çağdayız sevgilim eğri oturup doğru konuşalım denirdi bir vakitler  vakitler geçti  sahici insanlar öldü artık doğru oturup eğri konuşuluyor  gerçekler eğilip bükülüyor tükürenler bunları kana kana yalıyor gölgelerden mütevellit duygular, aşklar ve dostluklar kırıntı olarak dağıtılıyor  ve biz acizler  bunlardan biraz daha fazla parça koparabilirsek  kendimizi şanslı addediyoruz işte bütün bu illüzyonların cisimleşmesine hayat deniyor ve bu garabetin sevilip paylaşılması , inanılması katlanılması ve yaşanılması isteniyor bizlerden bizlerse ,  yalnız ve yanlış insanlar olarak  bütün bunları reddediyor ve kafanıza fırlatıyoruz  alınız  başınıza çalınız ! 29.08.23 11.55 (işbu satırlar mahpusta yazılmıştır) Enver Ünlü 

Bir tüm tütün, tütünce tüten düşler

Bir tütün tüttürmüşüm  Tüttürünce de bir türkü tutturmuşum Bu türküyü tutturunca da kendimi unutmuşum  Sahi ben bu tütünü nerden bulmuşum?  Bu suali saygıdeğer pipoma sormak isterim Hal böyleyken karışık hislerim, düşüncelerim Akdenizde bir kayık üstünde bir ileri bir geri giderim Ya bunlara bir cevap veyahut kendime bir esbap hiç olmazsa bir afitap bulmazsam niderim?  Ne diyor Paul Valery ''Bir şiir asla bitmez, yalnızca terk edilir.'' İşte bu haklı söz gereği terk ediyor  terk-i diyar eyliyorum bu şiiri... 17.04.23 Enver Ünlü

Hüzünlü değilim be oğlum mizacım böyle

    Dargınım kendime hayata insanlara...   Ne birini sevebilme lezzetini ne de biri tarafından sevilebilme güzelliğini bana yaşatmadığı ,dostluğu , kardeşliği, birilerinin her zaman yanımda olduğunu iliklerime kadar hissetmeyi - ciddi manada ama insanlar bunu yoksa laf olsun diye söylerler sürekli- asla deneyimleyemediğim için. Gerçi bunları ben de kimseye vermedim ve hissettirmedim diye düşünüyorum, o yüzden hayıflanmanın da lafügüzaf olduğu bariz. Hakedip etmediğimden emin değilim ama zaten önemli olan bu değil, sadece bunların nasıl şeyler olduğunu merak ettiğim ve aslında insanın hayata geliş amaçlarından birinin çeşitli hislerle birlikte bunları da yaşamak olması gerektiğini düşünüyorum yoksa kişi yalnızlıktan delirmenin eşiğine gelir, kalabalıklar içinde yalnız, sözler içinde sözsüz, ışıklar içinde ışıksız kalır, sanırım benim yaşadığım da bu.    Bunu okuyan arkadaşlarım, dostlarım varsa -ki hiç sanmıyorum arkadaşlarım tarafından bu kadar umursansam veya sevilsem böyle bir

Ey Tanrım...

  Babamın kaybıyla birlikte Tanrımı da kaybettim.  Arkadaş Sezai Özger'in de dediği gibi ; '' tanrı bir ürpertidir çocuğun yüreğinde/ her tanrı biraz baba gibidir.''  Fakat eksik söylemiştir her baba biraz da tanrı gibidir çocuğun yüreğinde.. Nerdesin ey Tanrım ?  Çok zor durumdayım.  Çok üşüyorum, ellerim çok üşüyor.  Lütfen bir yerlerden çık gel Tanrım...   13.02.2023 

mezarlıkta sızmış bir şair

Atilla İlhan’ın şiirinde dediği “şairlerin tenhalarında şiir söyleyerek dolaştığı o görünmez mezarlığın” yanında sızmış bulurum kendimi , kendimi bildim bileli.

Var olanın/edenin dilemması

Akıl duygu dilemması can alan can veren var olan var eden  her zaman sisli bir havada buzlu zemin üzerinde süregelen ne sisin dağıldığı ne buzun kırıldığı kimsenin sonuca erdiremediği belki de erdiremeyeceği dilemma Üstelik sonunda birinden birinin kaybedilmesi kuvvetle muhtemel Monoton hayatları olanlara   oksimoron gelen bu tartışma Frankenstein ve canavarı için   tekamül zincirinin en son halkası  Hatta öyle ki  Ölüm, kalım Tanrı, şeytan Akıl, duygu meselesi... 31 Ekim Pazartesi 2022 Enver Ünlü     

muskalı atın sevdiği filtre kahve

Sevda muskasını çıkarıp atıyorum epey iyi korudu beni yıllarca Yöneltmedi hiçbir sevgiyi, sohbeti bana Fakat şimdi bu belalardan kaçamam ya teneşir paklar beni ya da musallada birileri Nezaketini yitirmiş bir at koşuyor içimde hoyratça dörtnala beyaz köpükler saçarak amacı gönlümdeki yılkı sürüsüne katılmak aslında yılkılar, yılgınlıklarımın, yıkkınlıklarımın sıkkınlıklarımın ve bıkkınlıklarımın ben tarafından dağlara terk edilişleridir. Nezaket dile getirilmemiş iki yüzlülüktür bunu kaybedip samimiyeti yakalayana -ata- bravo! Bı-ra-vo!! Hem zaten bu şiiri Can Yücel yazmamıştır ki işbu sebepten herhangi bir küfrü nirengi noktası yoktur lakin; “yaşıyor,yazıyor,yanıyor susuyor,arıyor düşünüyor öyleyse var” ız/ım ? Bundan ala muska var mı be? Zift dökmüşler zihnime bir çeşme başında bir güzel bana gülmeden önce içmem gerek kahve fakat olmalı filtre bana/ata bize/şiire !! Enver Ünlü 19.07.22