Murtaza’nın Banktaki Rolü
Ayyaşların naraları ile uyandı. Camsız penceresine poşet çekilmiş bu izbe yeri çok aramıştı ve içinde yayı yılların hızına dayanamayan bir yatak vardı, damı delik ritmik ve belli aralıklarla akan bir yerdi. Şansına mevsim yaza çalıyordu da pek üşümüyordu, bu aklına geldikçe içini ısıtan gülümsemesi yüzüne yayılıyordu. Üstelik yalnız da değildi. Yakınlarda yükselen binaların birinde oturanlardan birinin olduğunu düşündüğü bir kümes vardı, tavuklar horozlar her sabah toprak banyosu yaparken ona merhaba diyorlardı. O ise onlara asker selamı verip istikametine doğru yol alıyordu. Fakat bu istikamet iş, aş veya inanç istikameti değildi. Nedenini anlamasa da yıllardır farklı yollardan geçerek aynı yerde bulurdu kendisini. Sanki ruhu rüzgarla buraya savrulmuş bir esriklik anına tutulmuş gibi olurdu. Farkında değildi belki ama her sabah olması gerektiği yerdi burası, yatağını bulan su misali bulurdu bankını. Hep aynı bankta izlerdi yeni doğan günle beraber denizi. Bu bank ona ya dedesinden k