niyETİMoloji-2

''Ben Türkçenin ezeli bir aşıkıyım.Hepimiz öyle değil miyiz ?’’ Halit Ziya Uşaklıgil   

''Sana durlanmış kelimeler getireceğim

 pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler

 kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir''  İsmet Özel


 ‘’Deniz,insanları hiç sevmez çünkü insanoğlu denizden çok karaya bağlı...’’ der Aytmatov.Çünkü karaya bağlı olan insan, denizin hiç sevmediği insan,denize ‘’eşitiz’’ anlamında bir isim veriyor ki bizi ilgilendiren kısım da tam olarak burası. 

Türkçede ‘’deniz’’ sözcüğünün kökü ‘’eşitlik’’ manasındaki ‘’teng>denk’’ sözünden gelmektedir.Macarcada deniz anlamına gelen ‘’tenger’’ sözü de aynı köktendir.Latincede ‘’deniz’’ anlamındaki ‘’aquor’’ kelimesi yine ‘’denk,eşit’’ anlamına gelmesi düşündürücüdür.  

Eski Türkçedeki ‘’ög’’ sözü hem ‘’anne’’ hem de ‘’akıl’’ manasına gelmekteydi.Birine ‘’öksüz’’ dendiği zaman çıkarılan iki anlam vardı: ‘’Annesiz’’ ve ‘’akılsız’’.Üvey sözcüğü de aynı kökten(ög-anne) gelmektedir.’’Ög’’ sözüne gelen ‘’-Ey’’ eki ‘’ana babası bir olmayan’’ anlamı katmıştır fakat bu durum niye anneye yıkılmıştır orasını düşünmek gerekir. 

Hint-İran dillerinde ‘’stanam’’ adlı bir kelime var.Bu sözcük ‘’durmak,kalmak,yer’’ gibi anlamlara gelmektedir,zamanla da ‘’-stan’’ ekine dönüşmüştür.Kazakistan sözü ‘’Kazakların yeri’’ anlamına gelir ki örneği çoğaltmak mümkündür; ‘’Macaristan,Pakistan,Hindistan,Türkistan vb.’’ 

Yaygın bilinen halk etimolojisindeki bir yanlışı da düzeltmek gerekir.’’Anadolu’’ gerçekten ana dolu olduğu için bu adı almamıştır. İşin aslı Yunanlara gider.Küçük Asya’ya ‘’Anadolu’’ diyen Yunanlardır ve bu ‘’Anadolu’’ sözünün manası ‘’güneşin doğduğu yer’’dir.’’Asya’’ adı ‘’güneşin yükseldiği yer’’ ‘’Avrupa’’ adıysa ‘’güneşin alçaldığı yer’’ manalarındadır.O zaman ‘’güneş batmayan krallık(UK)’’ etimolojik olarak hangi kıtada olduğunu bilmiyor diyebiliriz. 

Yıllardır Ankara’ya deniz getirilmesi şakalarına zaman zaman maruz kalmışızdır.Peki ya geçmişte sahiden Ankara’da deniz varsa ? Ankara’nın tarihi isimlerinden biri olan ‘’Ankyra’’ sözü ‘’gemi çıpası(çapa değil)’’anlamına gelmektedir.Böyle bir kökü olunca insan acaba demekten kendini alamıyor. 

Arapça svd kökünden gelen sevda ‘’kara şey,kara safra’’ anlamına gelir.Bir organı ifade eden kelime zaman içinde değişikliğe uğrayarak ‘’tutku,arzu’’ anlamları kazanmıştır.Bu değişikliğin sebebi ise Hipokrat’ın kitabında kara safranın yapısının bozulmasıyla birlikte insan ‘’huysuz,tatsız ve içe kapanık’’ olmaya başladığını söyler ki bu ‘’aşk duygusu’’ ile ilişkilendirilmiş olmalıdır. 

Son olarak da rayiha kelimesine bakalım.Hoş koku manasında kullanılmaktadır ,Arapçadan dilimize geçmiştir ve ruh kelimesinden türetilmiştir.Bu sebeple güzel koku olmasının ötesinde güzel nefestir,soluktur.’’Bu kelimenin geçtiği şu güzel şiirle bitiriyorum yazımı: 

‘’Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı! /Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı! /Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor,  en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz.’’* 


      Enver Ünlü 

Kaynaklar için bknz; KÖK-Alp Paksoy 

Kelime Köken-Mehmet Emin Katırcı 

Lügat365-Banu Ertuğrul-Onur Ertuğrul 

*Biraz Yorgunum- Şilan Avcı                


                                                                                                           

Yorumlar

  1. Ankara’da yaşayan birisi olarak, (aslen Karadenizli olduğum için denize duyduğum hasreti kelimelerle ifade edebilmem pek olası değil) bu sakin ve huzur dolu şehrin bir denizi olmasını çok isterdim. Söylediğin gibi belki de vardı, sonuçta kıtalar ve kara parçaları dünya var olduğundan beri bir ayrılıp bir birleşiyor. Belki de Ankara’nın denize kıyı olduğu bir tarih dilimi mevcuttu, bilemiyoruz. Ankyra biraz şüpheye düşürüyor sadece.
    Aşk duygusunun tasvirinde yer alan huysuzluk,tatsızlık ve içe kapanıklığa ek olarak bir de yersiz düşünceler, şüpheler ve sanrıları da eklemek istiyorum. İnsan aşık olunca beyni durmadan çalışıp felaket senaryoları yazıyor. Aşkına karşılık bulsan dahi tatmin olamıyorsun bazen, mutluluk kalıcı olmuyor. Çünkü biteceğini biliyorsun, kaybedeceğini biliyorsun. Bütün bunları kaybedeceksem çok da fazla bağlanmak istemiyorum diyip uzak kalmaya çalışıyorsun bu da mutluluğun önündeki bir engeldir bana göre. İnsan bağlılık duymadığı birisi ile mutluluğu yakalayamaz. Ne çok konuştum değil mi? Daha yazmak isterdim fakat yorulmasın güzel gözlerin okuyacağım diye.
    Güneşin yükseldiği bir yerde onu izleyerek uyanıp, tekrar o alçalırken baka baka uykuya daldığımız bir yerde buluşmak üzere.

    Gülhane, 2021

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

bi şeyler

Fırlatılan Manifesto

Hüzünlü değilim be oğlum mizacım böyle